Star Wars Hacıları: Bölüm I – Tunus

Bölüm I - Tunus

Star Wars Hacıları

Merhaba. Sitemizin yenilenmiş haline eklediğimiz bu yepyeni “makaleler” bölümünün ilk yazısını yazıyor olmaktan dolayı heyecanlıyım, dilerim yazdıklarım hoşunuza gider.

Beyazperdede gördüğümüz “çok uzak galaksi”, aslında o kadar da uzak değil. Yapımcıların ustalıkla dünyamız üzerindeki doğal ve insan yapımı oluşumları kullanarak bizleri uzaklara götürdüğü setler, gezegenimizdeki farklı ülkelere kuruldu. “Star Wars Hacıları” başlığı altında yazacağım (ve dilerim yazmaya devam edebileceğim) bu makalelerin konusu, Star Wars filmlerinin çekildiği ülkelere yaptığım seyahatler üzerine olacak. Orada yaşadıklarım ve deneyimlerimi anlatacağım, böylece eğer bir gün siz de gitmek isterseniz yazdıklarım umuyorum ki size yardımcı olabilecek.

İlk anlatacağım yer Tunus, yani Tatooine.

Tatooine. Tam bir kötülük ve hainlik yuvası. Dikkatli olmalıyız.

Tatooine Hakkında

Önce filmde set olarak kullanılan bu çöl ülkesinin Star Wars ile ilgili hikayesine kısaca değinelim. Bildiğiniz gibi, Orijinal ve Prequel (daha net olmak gerekirse Bölüm I-II-III-IV’te) Tatooine gezegeni kritik bir öneme sahip, çünkü serinin kilit karakteri Anakin Skywalker’ın (ve daha sonra Luke Skywalker’ın) evi burasıydı. Anakin’in kaderini değiştiren pod yarışı, Obi-Wan’ın Darth Maul ile son karşılaşması, Luke ve Obi-Wan’ın Han Solo ve Chewbacca ile karşılaşması burada gerçekleşti. Tatooine’de varolan Mos Eisley, Mos Espa, Lars Arazisi, Jundland Arazisi, Köle Mahallesi, Obi-Wan’ın Evi ve podyarışlarını içeren sahneler, Tunus’un farklı bölgelerinde çekildi, fakat zorlu ve tahmin edilemeyen çöl iklimi, çekimleri oldukça zorlaştırdı.

Artık ikonlaşmış setlere sahip ve diğer film yerlerine kıyasla ülkemize daha yakın olan bu ülkeyi (üstelik vize de gerekmediği için), 2014’ün Temmuz ayında ziyaret etmeye karar verdik.

(Not: sizi bu setlere götürüp gezdirebilecek bir tur firması var mı bilmiyorum, biz gideceğimiz zaman yoktu, o yüzden tüm yolculuğu kendimiz planlayıp ayarlamaları kendimiz yaptık)

Tunus’ta Ne, Nerede?

İlk olarak hangi setleri görmek istediğimizin bir listesini çıkardık, bu sayede rotamızı belirleyebilecektik. Yandaki listede, lokasyonun film serisindeki ismi ve Tunus’ta hangi bölgede bulunduğunu karşılaştıran bir tablo görebilirsiniz.

Luke’un Evi (dış kısım)
Luke’un Evi (iç kısım)
Tatooine Çölleri
Mos Espa

⇒ Tozeur (“Chott-el Jerid” diye de geçiyor)
⇒ Matmata
⇒ Nefta (Tozeur’a çok yakın)
⇒ Tozeur

Bir de bizim gitmediğimiz yerler var, onları da belirteyim:

Köle Mahallesi
Obi-Wan’ın Evi

⇒ Tataouine (şaşırdınız mı 🙂 )
⇒ Djerba

Plana göre Tunus’a vardıkta sonra ilk olarak Tozeur’a gidip orada Luke’un Evi’ni, Mos Espa’yı ve Tatooine Çölü’nü görecektik. “Luke’un evinin iç kısmını neden saymadın?” diye sorabilirsiniz, saymadım çünkü Luke’un evinin iç kısmı için çekimler, Tozeur’a yaklaşık 300km uzaklıktaki Matmata’da yapılmıştı (Bununla ilgili detaylara daha sonra değineceğim). Tozeur’da 2 gece kalacak, daha sonra yol üzerinde Matmata’ya uğrayıp konaklama yapmaksızın Djerba’ya geçecek ve orada 3 gece kalacaktık.

İlk yaptığımız planda İstanbul’dan Tunus’un başkenti Tunis’e uçacak, daha sonra aynı gün yerel bir havayolu ile Tozeur’a uçacaktık. Tozeur’a yapılan uçuşlar nadir, haftada 1 veya bazen 2 kere oluyordu. Ve biz de tarihler dahil tüm detayları buna göre organize etmiştik, ancak beklenmeyen bir şey oldu, yerel havayolu uçuşu iptal etti (Tunus az gelişmiş bir ülke, böyle değişikliklere hazırlıklı olmak gerekiyor). Yolculuğumuza çok az bir zaman kala meydana gelen bu değişiklik bizi biraz zora soktu, çünkü geri kalan tüm rezervasyonları önceden belirlediğimiz tarih aralığına göre yapmıştık ve artık değiştiremezdik. Bu sebeple alternatif bir ulaşım yolunu, karayolunu kullanmaya karar verdik.

İngilizce bilmeyen şoförümüz ve Fransızca bilmeyen biz, uzun bir araba yolculuğuna çıkmak üzereydik. Öğlen saatlerinde vardığımız Tunis havalimanında uzun süren bir pasaport kontrolünün ardından (az sayıda açık kontrol noktası ile kontrol görevlilerinin yavaşlığı sayesinde Jedi sabrına sahip olup olmadığınız test ediliyor), şoförümüz bizi havalimanından aldı ve Tozeur’a doğru yaklaşık 8 saat süren yolculuğumuz başladı. Yol üzerinde Osmanlı’nın inşaa ettiği bir camiinin bulunduğu bir kasabada, ve daha sonra iftar saati geldiğinde de orucunu açacak olan şoförümüz için başka bir kasabada mola verdik. Tek şeritli yol bitecek gibi değildi, çölü geçmeye başladığımızda hava kararmıştı. Günün yorgunluğu beni esir almıştı ve tam kestirmeye başlamıştım ki, artık hareket etmediğimizi farkedip karanlığın ortasında uyandım – lastiğimiz patlamıştı. 30 dakikalık tamir işleminin ardından yola devam ettik ve gece yarısı Tozeur’daki otelimize vardık.

1. Gün: Mos Espa, Luke’un Evi, Jundland Arazisi

Tunus’taki ilk sabahımıza heyecanla uyandık çünkü o gün setleri görmeye başlayacaktık. Bol şekerli-tatlılı bir kahvaltının ardından (kaldığımız otel bu konuda biraz zayıftı) lobiye gidip görmek istediğimiz yerleri anlattık ve nasıl gidebileceğimizi sorduk. Otel görevlisi bu yerler ve hatta daha fazlası için şoförlü-araçlı turların olduğunu ve bize yardımcı olabileceğini söyledi.

Burada önemli bir noktaya değinelim: her ne kadar bizim de aklımızdan geçtiyse de, Tunus’ta, hele ki bu çöl bölgesinde araç kiralamak iyi bir fikir değil. Yollar engebeli, çölün her yeri birbirine benziyor, bir de Arapça veya Fransızca bilmiyorsanız bir aksilik halinde kötü zaman geçirebilirsiniz. Otelinizin size sunacağı günlük tur seçeneklerini değerlendirin, zaten fazla pahalı değil.

Otel görevlisine, film setlerini akşam vakti gitmek istediğimizi söyledik (çünkü Luke’un evinde günbatımını yaşamadan geri dönemezdik). Gündüz için, civardaki vaha ve antik şehirleri gezebileceğimiz başka bir tur önerdi, biz de onu aldık. Tozeur’a gittiğinizde zaten gündüz yapacak pek fazla şey olmadığı için bunu değerlendirebilirsiniz.

Size iki önemli ipucu: yanınıza mutlaka ama mutlaka bir şapka ve bol miktarda su alın. Çölün ortasında olacağınızı unutmayın. İkincisi ise, bizim yaptığımız hataya düşüp de ramazan ayında gitmeyin. Yemek yiyecek hiçbir yer bulamadığımız için, pek de memnun kalmadığımız kötü kokulu marketten peynir-ekmek alıp karnımızı doyurduk.

Akşamüstü beklediğimiz an geldi, bir 4×4 bizi otelimizden aldı ve çöle doğru yola çıktık. Öncelikle kurumuş bir tuz gölünün ortasında durduk. Çöl tuhaf bir yer, sizi delirtebilecek bir sessizlik hakim ve kurumuş tuz gölünün üzerinde, sanki karın üzerinde yürüyormuş gibi hissediyorsunuz. Bastığınız yer kum değil ve her adımınızda çatırdıyor.

Buradan ayrıldıktan sonra sıra muzip şoförümüzün bizi çöl safarisine çıkarmasına geldi. Aracımızla kum tepelerinden atlayıp zıplayarak yuvarlanmanın eşiğine gelsek de yine de eğlenceli zaman geçirdik.

Safari de bittikten sonra 10-15 dakika kadar yola devam ettik ve bir tepenin ardında onu gördük: Mos Espa!

Star Wars: Bölüm I Gizli Tehlike’deki çekimler için buraya kurulan bu set, bize anlatılanlara göre, 1999’da görevini tamamladıktan sonra geçen yıllar içerisinde çöl fırtınalarının da etkisiyle kumun altına gömülmeye başlamış. Fakat daha sonra Tunus hükümeti buranın turistik bir değeri olduğunu farketmiş ve bölgeyi kumdan arındırmış.

Mos Espa oldukça büyük sayılır. Çoğunlukla binalardan, nem buharlaştırıcı proplardan ve pod yarışçısı enkazlarından oluşuyor. Oraya tezgah açmış hediyelikçiler de olmasa, kendinizi gerçekten Tatooine’de hissediyorsunuz. Tabii maalesef ortamın bakımsızlığı da görülüyor: prop binaların içine parkedilmiş motorsikletler, atılmış çöpler ve özellikle bina ve propların üzerine yapılmış grafitileri görmek bizi oldukça üzdü (üstelik bu grafitiler Star Wars hayranları tarafından yapılmış gibi gözüküyordu). “Burada açık hava bir Star Wars partisi ne güzel olur” diye düşünüp, yanımızda getirdiğimiz boş şişeleri hatıra olması için kum ile doldurduk.

Mutlu mesut ayrıldığımız Mos Espa’nın ardından, yoldaki deve sürüsüne de selam verdikten sonra, sıra Luke’un evine gelmişti. Yine bir kurumuş tuz gölüne girdik, gittik…gittik…ve sonra ufukta iglo gözüktü. Hemen telefonumdan, önceden hazırladığım “The Force Theme” i açtım, müzik ilerlerken biz de igloya doğru ilerliyorduk. Gözler dolu dolu oldu. İgloya vardığımızda bizi bir plaka karşıladı. Bu plaka, bu iglonun korunması ve bakımı için Star Wars hayranları tarafından başlatılan bir kampanyanın şerefine oraya yerleştirilmişti. İglo’ya vardığınızda yapacak veya görecek çok fazla şey yok – çünkü evin iç kısım çekimleri, daha önce belirttiğim gibi 300km ötedeki Matmata’da yapılmıştı (ve biz oraya ertesi gün gidecektik). Grafiti ve çöpler ne yazık ki burada da göze çarpıyordu.

Güneş batmaya başlarken evin birkaç adım ötesinde durduk, o delirtici çöl sessizliğinde John Williams’ın muhteşem “The Force Theme”ini bir kez daha dinleyerek atmosferi dibine kadar yaşadık.

2. Gün: Luke’un Evi (İç Kısım)

Maceramızın ikinci gününde bizi almaya gelen başka bir araç ile Tozeur’daki otelimizden ayrıldık ve önce Matmata, daha sonra da Djerba’ya doğru yola çıktık. Yol yine uzundu, önce Matmata için doğuya, daha sonra Djerba için de oradan kuzeye gidecektik. Kurumuş tuz göllerinin içinden geçiyorduk sürekli (Karayip Korsanları 3’te Jack Sparrow’un kısılı kaldığı beyaz hiçliği hatırladınız mı? İşte burası öyle bir yer). Vadileri ve tepeleri geçtiğimiz saatlerin ardından Matmata’ya ulaştık. Luke’un evinin iç sahnelerinin çekildiği yer, aslen, küçük bir kasaba olan Matmata’daki bir otel. Sidi Driss (Sidious ismi buradan geliyor olabilir mi?) adındaki bu oteli gezmek için cüzi bir ücret ödüyorsunuz. İçeri girdiğinizde duvarlarda Star Wars posterleri ve gazete küpürleri sizi karşılıyor. Filme ait proplar düzgünce korunmuş. Luke’un amcası ve halası ile oturup mavi süt içtiği masada oturabiliyorsunuz. Hatta dilerseniz, (bize pek de konforlu gözükmeyen) bu otelde kalabilirsiniz. Güneşin cayır cayır yaktığı öğlen saatlerinde vardığımız Sidi Driss’te bol bol fotoğraf çekildikten sonra yolumuza devam ettik ve akşam saatlerinde Djerba’ya vardık.

3. Gün ve Sonrası

Buradan sonrasına çok fazla değinmeyeceğim çünkü tatilin geri kalanında Star Wars ile ilgili ziyaret ettiğimiz başka bir bölge olmadı. Djerba’da geçirdiğimiz zamanın neredeyse tamamı boyunca oteldeydik. 2 gece sonrasında yerel bir havayolu ile Djerba’dan başkent Tunis’e, oradan da İstanbul’a geri döndük.

Yolunuz Djerba’ya düşerse bu bölgede Obi-Wan’ın Evi olarak çekilen yeri ziyaret edebilirsiniz.

"Keşke Yapsaydık" Dediğimiz Şeyler

Başkent Tunis’i gezmek. Aklınızda bulunsun, buradaki pazarlarda bedevilerin çöl fırtınalarından korunmak için giydiği cübbelerden satılıyormuş, tahmin edin bunlar kimlerin cübbelerini andırıyor?

Deve eti yemek. Bu da içimizde kalan bir ukte oldu.

Çok uzak olmasaydı veya daha çok zamanımız olsaydı Tataouin’e gitmek

Önemli Not: Bizim Tunus’u ziyaret ettiğimiz 2014 yılında terör örgütü IŞİD bugünkü kadar güçlenmemişti. 2015 yılında Tozeur’daki setlerin IŞİD tarafından ele geçirildiğine dair haberler çıkmıştı ve bu haberlerin doğruluğu ispatlanamamıştı. Hatta geçen yıl Tunis’teki bir otele bir saldırı olmuştu. Bu yüzden, eğer Tunus’u ziyaret edecekseniz mutlaka konsolosluk ile öncelikle görüşüp ülkenin güvenli olup olmadığına dair bilgi alın.

Bir de, kum her yerinize kaçıyor, önlem alın.

Yazımı burada noktalarken, sizleri Tunus’ta yaptığımız çekimler ile başbaşa bırakıyorum. Güç sizinle olsun.

Ateş Çetin

error: İçeriği kullanma izni için bizimle temasa geçin.